Kitap Okuma Alışkanlığı Nasıl Kazanılır?
Maksat Gelisim
11:08
Kişisel Gelişim
,
Kitap
,
Kitap Okuma Alışkanlığı
,
Okuma Alışkanlığı için Neler Yapabilirim
,
Okuma Alışkanlığını Kazanmanın Yolları
Hiç yorum yok
Elimden geldiğince kitap okuma alışkanlığı kazanmak için neler yapılacağı, nasıl bir yol izlenmesi gerektiği ile ilgili fikirlerimi 8 maddede anlatmaya çalıştım.
1- Kitap Okumanın Faydalarını Öğrenin:
Kitap okuma alışkanlığını kazanmanın yollarından biri kitap okumak için nedenlerinizi belirlemektir.
Bir şeyi öğrenmek ve uygulamak için öncelikle o şeyin bize ne katacağını bilmemiz gerekiyor.
Neden kitap okumalıyım? sorusunun sizdeki tezahürü nedir?
Kendinizi ifade etmekte güçlük mü çekiyorsunuz? Kelime dağarcığınızın yetersizliğinin belki de farkına vardınız. Ya da kendinizi geliştirmek istiyorsunuz. Ancak nereden başlayacağınızı bilmiyorsunuz.
İşte bu nedenleri bilmek, niçin okuduğunuzun farkında olmak; başlarda motivasyonunuzu sağlama konusunda yardımcı olacaktır. Zaman geçtikçe bu nedenleri unutsanız bile okumanın tadına vardığınız için ve alışkanlığı bu süreçte kazandığınız için kitap okumak size daha kolay gelecektir.
Diksiyonunuzu geliştirmek, iyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız;
Konuşması düzgün ve iyi olan kişilerin; kitapsever veya okuma alışkanlığı edinmiş bireyler olması bir rastlantı olmasa gerek. Bir ünlümüzün çocukluğunda şiveli konuştuğunu bunu aşmak için yüksek sesle kitap okuduğunu öğrenmiştim. Bunu duyduğumda çok şaşırmıştım.
Yüksek sesle kitap okumanın faydalarını bilsem de bir insandaki değişimi görmek daha fazla etkiliyor insanı.
Bilim insanların, sanatçıların kendini kanıtlamış başarılı insanların hayatlarını incelerseniz
eğer kitap okudukları çok net şekilde karşınıza çıkacaktır.
Yazma konusunda kendinizi geliştirmek istiyorsanız;
Bilgi dağarcığınızı, kelime hazinenizi zenginleştirmek için; kitap okumak vazgeçilmeziniz olmalı.
Dikkat eksikliği için; televizyondaki ve internetteki hareketli resimlere çok fazla maruz
kalıyoruz ki dikkat eksikliğinin nedenlerinden biri de bu. Ne televizyonda vazgeçiyoruz ne internetten...En azından bunu dengelemek için kitap okumak çözümlerden biri.
Kitap okumak beyni geliştiriyor: Beynin her iki lob arasındaki bağlantıyı kuruyor, aynı anda çalıştırıyor. Beynin sağ lobunu da sol lobunu da aynı anda çalıştıran bir yönem kitap okumak.
Beyin hücrelerini koruduğuna, yenilediğine dair bir çok araştırmalar bizlere sunuluyor.
Daha iyi anlamak, yorumlamak ve kavramak için kitap okumak çok faydalı. Özellikle
YGS-LYS, TEOG gibi sınavlarda, Türkçe paragraf sorularını çözebilmek için kitap okumak gerekiyor.
Kendinize güveninizi kazanmak, kültürünüzü arttırmak, problemlere daha kolay
çözümler bulmak için, kariyer, başarı için daha pek çok nedenler sıralanabilir.
2-Kitap okuma alışkanlığı için günde belli bir sayfa okumaya kendinizi şartlandırın:
Bu, günde 10 sayfa veya 20 sayfa okumak olabilir. Belki günde 15dk. kitap okumaya zaman ayıracağım, diyebilirsiniz. Ve her gün bu belirlediğiniz planı uygulayın.
3- Okuduğunuz kitapları küçük bir deftere not edebilirsiniz:
Kitaplarla haşır neşir insanları gördükçe, kitap hakkında yorumları okudukça onların okuma hevesleri ve şevki size de bulaşacaktır. Buna eminim. Neyi takip ettiğiniz, neyle ilgilendiğiniz çok önemli. Kitap blogları, instagram, twitter gibi sosyal ağları takip etmeniz, okumayı unuttuğunuzda( ki unutulup ara veriliyor) yeniden hatırlamanızı, kaybettiğiniz motivasyonu sağlayarak kaldığınız yerden devam etmenizde size çok yardımcı olacaktır.
5-Akıcı, sürükleyici ve kısa kitapları seçin:
İnternette konusu, anlatımı akıcı olan kitap tavsiyelerine bakabilirsiniz. Ama birinin çok güzel diye
övdüğü kitabı siz beğenmeyebilirsiniz. Pes etmeyin. Başka kitaplara da şans verin.
Kitap seçiminde önyargılı olmayın, olanlara da kulak asmayın. Popüler ya da değil hangi kitap sizi çekiyorsa onu alın okuyun. Kim ne derse desin. Zaten sonradan okudukça okuma zevkiniz gelişiyor zamanla kitap konusunda daha seçici olmaya başlıyorsunuz.
Ayrıca sayfa sayısı az olan kitaplardan başlayın. Kısa sürede biten yapıtları tercih etmeniz psikolojik olarak olumlu bir faydası var. Uzamadan hemen bitirdiğiniz bir öykü ya da roman size bir işi tamamlamanın verdiği duyguyla yeni bir kitaba yönelmenizi sağlayacaktır. Ayrıca kısa romanları listelediğim sayfama da göz atabilirsiniz.
6-Okuma Saati:
Başka bir tavsiyem de okuma saatinizi belirlemeniz. Akşam uyumadan önceki saati ya da sabah erken saatleri artık hangisi size uygunsa o zaman dilimini değerlendirebilirsiniz. Daha önceki yıllarda ben gece uyumadan önceki saatleri değerlendiriyordum. En uygun zamanı belirlemek ve her gün o saati kullanmak alışkanlık kazanmanızda büyük etkisi olacaktır. Daha önceleri ben belli bir zaman dilimini okumaya saati olarak ayarladığımda çok fazla kitap okuduğumu da söyleyebilirim.
7-Kitap Seçimi:
Ben kitapları önce araştırıyorum. Konusu ilgimi çekiyorsa eğer, sonraki adımım o eseri okuyanların yorumlarına göz atmak oluyor. Olumlu düşüncelerle karşılaştığımda o yapıta yöneliyorum.
Şunu hatırlayın; yaşa göre, daha önce ne kadar kitap okuduğunuza göre, ruh halinize, ilgi alanınıza göre kişiden kişiye beğeniler değişiyor. Bunu bildiğimden kendi ilgi alanıma göre eseri belirledikten sonra eleştirilere bakarım. Yani İkinci adımım yorumları okumaktır. Eleştirilerden kitap içeriği hakkında ipuçları almaya çalışırım. Keskin bir olumsuzluk yoksa okuma listeme dahil ederim. Okuyamayacağım kıstaslar belirtiliyorsa o romandan vazgeçiyorum.
Ayrıca şunu belirtmemde fayda var. Ben dünya klasikleri okumayı tercih ettiğim için yazarların tarzı, yaşadığı dönemi, daha önceden edindiğim bilgi birikimim de daha kolay karar vermemi sağlıyor.
Kitap seçiminde yapıtların konusunu okuyun önce. Konusu hoşunuza gitmiş ise dili, anlatımı hakkında neler söylenmiş fikir edinin. Ben bir kitabı okuyup okumama konusunda karar verirken böyle bir yol izliyorum.
8-Hangi Türde Kitaplar İlginizi Çekiyor?:
Bilimkurgu, macera, aşk, polisiye, tarihi...gibi ilgi alanınıza giren hangisi ise o kitap türünü belirleyebilirsiniz.
Okumayı sevdirecek kitaplar hangileri derseniz? :
Kişiden kişiye değişir. Ama bir başlangıç olması için birkaç kitap önereyim: Büyük Umutlar (Charles Dickens); Satranç( Stefan Zweig).
Ben dünya klasiklerinden iki eser tavsiye ettim. Sizler başlangıç aşamasında popüler, güncel
kitapları da tercih edebilirsiniz. Hiç çekinmeyin. Her okur bu tür kitapları bilinçli ya da değil
başlarda okumuştur ki sonradan iyi kitaplar hangileri olduğunu görebiliyor, karar verebiliyor.
Önce ne tür kitapları okumayı sevdiğinizi belirlemeye çalışın. Fantastik mi, gerilim mi, romantik, bilimkurgu mu? Bu türlerde bir araştırma yapın.
Kitap okuma alışkanlığı kazanmanın önemini ve gerekliliğini kavramak önemli.
Kitap okumak hem en kolay öğrenme yolu hem de en etkili öğrenme yöntemidir. Tarihte
birçok yazarın, bilim insanının, politikacının hayatını incelediğimizde kitap tutkusu olduğunu görürüz.
Kendinizi geliştirmek için en mühim yol kitap okumaktır. Kitap okumaktaki maksadınızı bulun. Bunu belirlemek size motivasyon sağlayacaktır.
Kitap önerisi isteyenler varsa Kitap Tavsiyeleri başlıklı yazımı okuyabilirsiniz.
Blog Yazı Üslubu ve Yazmanın Sırları
Maksat Gelisim
13:42
Blog
,
Blog Nasıl Yazılır
,
Blog Yazı Üslubu
,
Blog Yazısı Nasıl Yazılır
,
Yazarlık Dersleri
,
Yazı Üslubu Nasıl Olmalı
,
Yazmak Üzerine
Hiç yorum yok
1-Kitap okumak
2-Yazma alıştırması yapmak
Ancak bloğuma yazı yazdıkça bu iki bilgiden daha spesifik bilgilere ihtiyacım olduğunu anladım. Böylece nasıl daha iyi yazabilirim sorusu, nasıl bir üslupla bloğumda yazılarımı yazmalıyım? sorusuna evrildi. Kendime özgü yazı üslubumu nasıl bulabilirim? Bu sorularımın cevabını bulmak için uzun zamandır araştırmalar yapıyorum. Bu konuda iyi bilgilere de ulaştım.
Üslupla ilgili çalışmalarımı aslında yarım bırakmış; şu sıralar yaza yaza, kendiliğinden yazı üslubumu kazanma çabasındayım. Aslında bu da bir seçenek olabilir kendi sesinizi bulmak için.
Ancak yazarların, bu konuda uzman kişilerin fikirlerine ve bilgilerine kulak kabartmak onlardan bir şeyler öğrenmek; amacımıza ulaşmada kestirme yol olacaktır. Yazma konusunda kendimizi geliştirmek için edindiğim bu bilgileri 5 maddede sıraladım.
Yazı Üslubu Edinmek için Öneriler:
Burada sadece üslup edinmek için değil, iyi yazmayı öğrenmek için de yöntemler var aslında.
1-Üslubunu, tarzını beğendiğiniz bir kitabı bir deftere el ile aynen yazmak:
Yıllar önce radyonun frekanslarını değiştirirken yazarlıkla ilgili ipuçlarını veren bir konuşmacıya denk gelmiştim. Maalesef ki son anda yetişmiştim.
Konuşan kişi, yazmanın sırrının iyi bir kitabı elle aynen yazmak olduğunu belirtmişti. Yazmayı öğrenmek için mühim yöntemlerden biriymiş.
Peki hangi yazarların kitapları?
Bunun için önce klasik kitapları önermiş ve Türk edebiyatından iki isim söylemişti. Maalesef o hızlı anlatımın içinde tek bir ismi yakalayabilmiştim: Kalemini çok beğendiğim yazar Sait Faik Abasıyanık 'ın kitaplarıydı.
İyi bir üslup gayesiyle beğendiğiniz kitapları elle başka bir yere yazmak iyi bir yazar olmak için meslek sırrı olarak nitelendiriliyor.
2-Yazma egzersizi için Okumak:
Yazmadan önce beğendiğiniz bir yazarın kitabını okuyun. Virginia Woolf'tan Yazarlık Dersleri adlı kitapta dikkatimi çeken bir bilgi. Bu kitapta Woolf'un bir süre Shakespeare okuyup sonra yazmaya başladığından bahsedilmiş. Kitabın yazarı tıpkı Woolf'un yaptığı gibi yazma egzersizi olarak okumayı öneriyor. Şu şekilde:
Yazma sürecinde beğendiğiniz bir kitabı 10 dk. okuyun. Sonra hemen kendi belirlediğiniz konuda yazmaya başlayın. Bir hafta bu şekilde denedikten sonra bu yöntemle yazınızdaki değişimi ve gelişmeyi fark edeceksiniz.
3-Günlük Tutmak:
İnternette ''Yazmaya Nereden Başlamalı ve Üslup Arayışı'' adlı bir yazıyı not almışım defterime. Yazı başlığını tıklarsanız bu yazıya ulaşabilirsiniz. Bu yazıda günlük tutmanın insana üslup kazandırdığı belirtilmiş. Eskiden günlük tutardım. Bırakmasaydım iyiymiş.
Günlük tutmanın faydaları;
Günlük tutmak, her gün yazma egzersizi için önemli yollardan biri. Yazmak için güzel bir nedeniz olacak.
Ayrıca ruh hekimleri hafıza sorunu yaşayan, hatırlamakta güçlük çeken danışanlarına günlük tutmayı önerdiklerini duymuştum.
Günlük tutmanın psikolojik açıdan terapi gibi bir işlevselliği var. Psikolojik açıdan en azami derecede fayda sağlamak için günlük tutarken şu şekilde tutun:
-Yaşadığınız olayların sizde bıraktığı duygu ve düşünceleri yazmak; düşünceleri ve duygularınızı ifade etmek önemli
-Bu olaydan aldığınız dersi yazmak.
Bu iki maddeyi göz önünde bulundurarak yazarsanız terapi yönünden de faydalanmış olacaksınız.
1-yazı üslubu edinmek
2-ruhsal sağlığınızı korumak
3-yazma alıştırması yapmak için günlük tutabilirsiniz.
Blog da bir sanal günlük aslında. Kendimize özgü yazı üslubumuzu kazanmak için blog yazmak da bize yardımcı olacaktır. Bu tabii zamanla elde edilecek bir durum olduğunu da unutmamak gerek.
4-Yazılarınızı bir arkadaşınıza veya tanıdığınıza mektup yazıyormuş gibi yazmak:
Danell Jones'ın ''Virginia Woolf'tan Yazarlık Dersleri'' adlı kitabında, kişisel bir ses yaratmada güçlük çekenlere bir arkadaşınıza veya tanıdığına mektup yazıyormuş gibi yazmak tavsiye ediliyor.
5-Bir arkadaşınla sohbet ediyormuş, konuşuyormuş gibi yazmak:
Yazarların yazmakla ilgili tavsiyeleri arasında bir arkadaşınızla sohbet ediyormuş, konuşuyormuş gibi yazmak en çok karşılaştığım önerilerden.
Bloglarda sohbet tarzı yazılar genelde tercih edilmekte. Ve bu tarzda tavsiye edilen kitap Çavdar Tarlasında Çocuklar. Bu kitabı bloggerların çoğunun okumuş olduğunu fark edeceksiniz.
Ben de dahil. Sizler de bu tür kitap ve yazılar okuyarak blog yazı üslubu açışından kendinizi geliştirebilirsiniz.
Maksat yazma konusunda kendimizi geliştirmek ise yazı üslubu edinmek en önemli konulardan biri. Blog yazı üslubu diğer mecralardan birazcık farklı. Bu yüzden okunacak kitapları ve köşe yazılarını buna göre belirlemek gerekiyor.
Yukarıdaki 5 maddeyi yazmanın sırları olarak da belirtmem çok yanlış olmaz sanırım. Çünkü hem yazı üslubu hem yazma ipuçları hem de yazarlık dersleri açısından yol gösterici bilgiler.
Blog yazısı nasıl yazılır sorusuna yazma yeteneğinizi geliştirme konusunda bu yazımı ele aldım.
İlginizi çekeceğini düşündüğüm diğer yazılarım:
Blog Yazmak İstiyorum Diyenlere Öneriler
Blogger Olmak İsteyenler için Notlarım
Blog Açacaklara Tavsiyeler
Pes Etme: Blogumu açtığım ilk dönemlerde bazı bloggerların yazıları beni ümitsizliğe düşürmüştü.
Eleştirel ve herkesin blog açmaması gerektiği yönünde yazılardı. Biraz ürktüm. Biraz karamsarlığa kapıldım. Blog yazmayı bırakmayı bile düşündüm. Sonra kendi kendime blogu bırakırsan kaybedersin, dedim.
Bana yol gösterici, bilgi verici ve beni motive edici bloggerları takip etmeye; pes ettiren karamsarlığa sürükleyen bloglardan uzak durmaya karar verdim.
Bir konuda yapılan araştırma, çalışma ve uygulama siz isteseniz de istemeseniz de başarıyı beraberinde getiriyor. İlk başlarda tökezlemem yanlış yazılar yazmam olağan. Henüz acemiyim. Yaza yaza öğrenebilirim. Yeni bir şeyi öğrendiğimizde, hep zorlanarak olmadı mı? Bu da böyle. Yanlışımız, hatalarımız elbet olacak.
(Bunu yazmamın amacı kesinlikle bloggerları eleştirmek değil. Sadece blog dünyasına adım atarken insanların yazdıkları, söyledikleri ister istemez sizi çok etkiliyor. Bir nevi her yazıdan nem kapıyor insan. Böyle durumlarda daha kararlı olunması için kendi tecrübelerimi aktarmaktı amacım. Bu acemilik dönemi atlattıktan sonra zaten her bloggerın görüşlerine saygı duymaya başlıyorsunuz. Sizi hiç etkilemiyor. Kendi bildiğiniz yolda devam ediyorsunuz. En azından bende öyle oldu.)
Blog, yazma konusunda iyi bir platform. Yazma yeteneğimi geliştirmek için blogda yazmam gerektiğini hep hissettim. Sonradan fark ettim ki birçok faydası varmış.
Blog yazmanın faydaları; blogda yazarak bilgilerimi tazelemiş oluyorum. Araştırmaya yöneliyorum. Öğreniyorum.
İstikrarlı bir şekilde yazdığım için zihnim canlı, aktif.
Eleştirel ve herkesin blog açmaması gerektiği yönünde yazılardı. Biraz ürktüm. Biraz karamsarlığa kapıldım. Blog yazmayı bırakmayı bile düşündüm. Sonra kendi kendime blogu bırakırsan kaybedersin, dedim.
Bana yol gösterici, bilgi verici ve beni motive edici bloggerları takip etmeye; pes ettiren karamsarlığa sürükleyen bloglardan uzak durmaya karar verdim.
Bir konuda yapılan araştırma, çalışma ve uygulama siz isteseniz de istemeseniz de başarıyı beraberinde getiriyor. İlk başlarda tökezlemem yanlış yazılar yazmam olağan. Henüz acemiyim. Yaza yaza öğrenebilirim. Yeni bir şeyi öğrendiğimizde, hep zorlanarak olmadı mı? Bu da böyle. Yanlışımız, hatalarımız elbet olacak.
(Bunu yazmamın amacı kesinlikle bloggerları eleştirmek değil. Sadece blog dünyasına adım atarken insanların yazdıkları, söyledikleri ister istemez sizi çok etkiliyor. Bir nevi her yazıdan nem kapıyor insan. Böyle durumlarda daha kararlı olunması için kendi tecrübelerimi aktarmaktı amacım. Bu acemilik dönemi atlattıktan sonra zaten her bloggerın görüşlerine saygı duymaya başlıyorsunuz. Sizi hiç etkilemiyor. Kendi bildiğiniz yolda devam ediyorsunuz. En azından bende öyle oldu.)
Blog yazmanın faydaları; blogda yazarak bilgilerimi tazelemiş oluyorum. Araştırmaya yöneliyorum. Öğreniyorum.
İstikrarlı bir şekilde yazdığım için zihnim canlı, aktif.
Ve farkında olsanız da olmasanız da kendinize güveninizde bir artış oluyor. Konuşmalarınıza, tavırlarınıza bile bu yansıyor.
Kitap okuyorsunuz. Çünkü kitap okumanız için bir nedeniniz var.
Farkında olsanız da olmasanız da blog yazmak sizi etkiliyor.
Önemli olan blogunuzu açtığınız ilk dönemlerdeki zorluğu, motivasyon düşüklüğünü ve karamsarlığı aşmak. Bu dönem benim için 1 yılsa sizin için 3 ay olabilir. Kişiye göre değişir.
Blogda yazılarımın iyi olmadığını düşündüğüm zaman yazılarımın google sıralamasına girmeyeceğini kendime hatırlatarak bu endişelerimi bertaraf ettim.
Bazen iyi yazdığımı düşündüğüm yazılarımı sıralamada göremediğim zaman hayal kırıklığı yaşadım. Yine de pes etmedim. Sonradan gördüm ki istikrarlı şekilde yazdıkça bu iyi yazılarım er ya da geç Google sıramasında görünmeye başlıyor.
İyi yazılarınız varsa kısa vadede sonuç alamasanız bile yazmaya devam edin. Çok sonraları da olsa karşılığını mutlaka görüyorsunuz.
Pes etmemek önemli. Örneğin bir defteriniz var. Bilgilerinizi ve öğrendiklerinizi bu deftere not alıyorsunuz.
Şimdi ise bir sanal defteriniz var. Ve bu sanal deftere yazın. Geri dönüşümünü düşünmeden. Sadece yazın. Araştırın.
Sonra bu yazdıklarınızı tekrar kontrol edin. Düzeltin. Blog yazsanız da bir yıl geçecek, yazmasanız da bir yıl geçecek. Vesveseye, umutsuzluğa kapılmadan yazmaya devam edin.
Birçok öğretmenin öğrencilerine blog açmalarını tavsiye ettiğini internette öğrendim. Ne kadar hoş bir durum. Küçük yaşta blog açarak yazmaya başlamak ileriki yıllar için çok güzel bir yatırım.
Gözlemlediğim kadarıyla başarıya ulaşmış bloggerların birçoğu arka planda daha önce birçok kez blog açıp başarısız olmuşlar. Pes etmeyip yeni bir blog açarak bu başarısızlık sürecinde öğrendiklerini yeni bloglarında uygulamış ve başarıya ulaşmışlar.
Yani göremediğimiz başarısızlık süreçleri var. Onlar bu dönemi pes etmek yerine bunu öğrenme süreci kabul ederek, devam etmişler. Bunu her zaman akılda bulundurmakta fayda var.
Ayrıca çok iyi bir araştırma ve öğrenmeyle bu başarısızlık sürecini kısaltmak da elinizde.
40 Tane Yazı:
Blogumda yayımladığım yazı sayısı 40' a ulaştığında ziyaretçi sayımda artış olduğunu gözlemledim.
Çünkü bu 40 yazının içinde birkaç yazımda internette çok fazla bilgi olmayan ancak çok aranılan konuları ele almışım. Ve geçen ay 5- 6 yazı yazmaya başlayınca da benim blogumda bir hareketlilik başladı.
İlginç olan bu ziyaretçi çeken yazılarımın bir önceki ve bir sonraki yazılarıma da ziyaretçi geldiğini fark ettim.
Ayda 5-6 yazı yazmaya başlayınca diğer yazılarım ya google sıralamasında gözükmeye ya da daha üstlere çıkmaya başladığını da gördüm. Keramet 40 sayısında olup olmadığımı bilemem. Ancak yazdığım bu 40 yazıyla birlikte tecrübem arttı.
Ve birden daha seri yazmaya başladım.
Blog konusunda daha donanımlı hale geldiğimi fark ettim.
Eğer iyi ve faydalı bir yazı yazarsam üst sıralarda olacağıma eminim ve farkındayım. . Artık tek emelim daha iyi nasıl yazabilirim? Daha faydalı bilgiler nasıl oluşturabilirim? düşünceleri içindeyim.
O yüzde en az blogunuzda 40 yazıya ulaşmadan pes etmeyin. Ama baştan savma yazılar da yazmayın. İyi ve faydalı yazılar yazdıkça belli bir seviyeye yükseleceğinizi fark edeceksiniz.
Tabii blogumda 100. yazımı yayımladığımda nasıl bir durumla karşılaşacağımı şimdiden merak etmeye başladım.
Başarının Sırrı: 10 bin saat kuralı yazımı okursanız aslında ne demek istediğimi daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum. 40 sayısı keramet değil de tecrübe, araştırma, öğrenme ve emeğin bir neticesini görmeye başlamak için bir ilk basamak.
Söyleyeceğim şey sabır, süreklilik, araştırma, çalışma ile istikrarlı yazı yazdığınız sürece yavaş yavaş ilerleme katettiğinizi fark edeceksiniz.
Blogunuzu iki şekilde beğendirebilirsiniz:
1. Blogunuzda bilgi içerikli, faydalı yazılar varsa ;
2. Yazma konusunda yetenekliyseniz.
Her ikisine de sahipseniz sizi kim tutar.
İkisi de yoksa araştırma, çalışma ile kendinizi bu konuda geliştirebilirsiniz. Önemli olan bu işin peşini bırakmamak.
Şu yazılar da ilginizi çekebilir:
1-Blog Ziyaretçi Sayısını Arttırmanın Yolları
2-Hangi Konuda Blog, Youtube Kanalı Açmalıyım?
3-Blog Yazarlığı
4-Blogger Olmak İsteseyenler için Notlarım
Kitap okuyorsunuz. Çünkü kitap okumanız için bir nedeniniz var.
Farkında olsanız da olmasanız da blog yazmak sizi etkiliyor.
Önemli olan blogunuzu açtığınız ilk dönemlerdeki zorluğu, motivasyon düşüklüğünü ve karamsarlığı aşmak. Bu dönem benim için 1 yılsa sizin için 3 ay olabilir. Kişiye göre değişir.
Blogda yazılarımın iyi olmadığını düşündüğüm zaman yazılarımın google sıralamasına girmeyeceğini kendime hatırlatarak bu endişelerimi bertaraf ettim.
Bazen iyi yazdığımı düşündüğüm yazılarımı sıralamada göremediğim zaman hayal kırıklığı yaşadım. Yine de pes etmedim. Sonradan gördüm ki istikrarlı şekilde yazdıkça bu iyi yazılarım er ya da geç Google sıramasında görünmeye başlıyor.
İyi yazılarınız varsa kısa vadede sonuç alamasanız bile yazmaya devam edin. Çok sonraları da olsa karşılığını mutlaka görüyorsunuz.
Şimdi ise bir sanal defteriniz var. Ve bu sanal deftere yazın. Geri dönüşümünü düşünmeden. Sadece yazın. Araştırın.
Sonra bu yazdıklarınızı tekrar kontrol edin. Düzeltin. Blog yazsanız da bir yıl geçecek, yazmasanız da bir yıl geçecek. Vesveseye, umutsuzluğa kapılmadan yazmaya devam edin.
Birçok öğretmenin öğrencilerine blog açmalarını tavsiye ettiğini internette öğrendim. Ne kadar hoş bir durum. Küçük yaşta blog açarak yazmaya başlamak ileriki yıllar için çok güzel bir yatırım.
Gözlemlediğim kadarıyla başarıya ulaşmış bloggerların birçoğu arka planda daha önce birçok kez blog açıp başarısız olmuşlar. Pes etmeyip yeni bir blog açarak bu başarısızlık sürecinde öğrendiklerini yeni bloglarında uygulamış ve başarıya ulaşmışlar.
Yani göremediğimiz başarısızlık süreçleri var. Onlar bu dönemi pes etmek yerine bunu öğrenme süreci kabul ederek, devam etmişler. Bunu her zaman akılda bulundurmakta fayda var.
Ayrıca çok iyi bir araştırma ve öğrenmeyle bu başarısızlık sürecini kısaltmak da elinizde.
Blogumda yayımladığım yazı sayısı 40' a ulaştığında ziyaretçi sayımda artış olduğunu gözlemledim.
Çünkü bu 40 yazının içinde birkaç yazımda internette çok fazla bilgi olmayan ancak çok aranılan konuları ele almışım. Ve geçen ay 5- 6 yazı yazmaya başlayınca da benim blogumda bir hareketlilik başladı.
İlginç olan bu ziyaretçi çeken yazılarımın bir önceki ve bir sonraki yazılarıma da ziyaretçi geldiğini fark ettim.
Ayda 5-6 yazı yazmaya başlayınca diğer yazılarım ya google sıralamasında gözükmeye ya da daha üstlere çıkmaya başladığını da gördüm. Keramet 40 sayısında olup olmadığımı bilemem. Ancak yazdığım bu 40 yazıyla birlikte tecrübem arttı.
Ve birden daha seri yazmaya başladım.
Blog konusunda daha donanımlı hale geldiğimi fark ettim.
Eğer iyi ve faydalı bir yazı yazarsam üst sıralarda olacağıma eminim ve farkındayım. . Artık tek emelim daha iyi nasıl yazabilirim? Daha faydalı bilgiler nasıl oluşturabilirim? düşünceleri içindeyim.
O yüzde en az blogunuzda 40 yazıya ulaşmadan pes etmeyin. Ama baştan savma yazılar da yazmayın. İyi ve faydalı yazılar yazdıkça belli bir seviyeye yükseleceğinizi fark edeceksiniz.
Tabii blogumda 100. yazımı yayımladığımda nasıl bir durumla karşılaşacağımı şimdiden merak etmeye başladım.
Başarının Sırrı: 10 bin saat kuralı yazımı okursanız aslında ne demek istediğimi daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum. 40 sayısı keramet değil de tecrübe, araştırma, öğrenme ve emeğin bir neticesini görmeye başlamak için bir ilk basamak.
Söyleyeceğim şey sabır, süreklilik, araştırma, çalışma ile istikrarlı yazı yazdığınız sürece yavaş yavaş ilerleme katettiğinizi fark edeceksiniz.
Blogunuzu iki şekilde beğendirebilirsiniz:
1. Blogunuzda bilgi içerikli, faydalı yazılar varsa ;
2. Yazma konusunda yetenekliyseniz.
Her ikisine de sahipseniz sizi kim tutar.
İkisi de yoksa araştırma, çalışma ile kendinizi bu konuda geliştirebilirsiniz. Önemli olan bu işin peşini bırakmamak.
Şu yazılar da ilginizi çekebilir:
1-Blog Ziyaretçi Sayısını Arttırmanın Yolları
2-Hangi Konuda Blog, Youtube Kanalı Açmalıyım?
3-Blog Yazarlığı
4-Blogger Olmak İsteseyenler için Notlarım
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder